Sukite fi eydihim [333]

... Buzağıya ibadetlerinden dolayı pişmanlık ve kederle­ri arttığında... Çünkü pişmanlık ve kederi artan şahsın niteliklerinden biri; üzüntüden elini ısırmasıdır... [334] ... Yani yaptıkları dolayısıyla pişman oldular. (Bir kim­se) pişman olduğu zaman "sukite fi yedihi" denir. (Bunun esası şudur): insan pişman olduğu zaman elini başına ko­yar/başını elleri arasına alır. [335] (Sukite fi eydihim): Bu, pişmanlık demektir. [336] (Sukite fi eydihim): Pişman oldular. [337] Lafzen "ellerinin üzerine düşürüldüğü/bırakıldığı za­man" derin bir pişmanlığı dile getiren deyimsel bir ifadedir bu, muhtemelen, duyulan şiddetli acının ya da pişmanlığın bir ifadesi olarak ellerin birbirine (ya da bizim Türkçe'de kullandığımız ifadeyle, 'dizlere' - (ç.n.) vurulmasından tü­remiş bir deyim[338].. "Pişman olduklarında": Bu da kinaye babındandır. Aşırı derece pişmanlıktan kinayedir. Çünkü pişman olan kimse üzüntüsünden elini ısırır. [339] Gerek naklettiğimiz ve gerekse göndermelerde bulun­duğumuz eserlerdeki bilgilerden çok açık bir şekilde anlaşılmaktadır ki söz konusu ifade bir deyimdir ve kinaye yo­luyla, herhangi bir sebebe binaen, kişinin duyduğu pişmanlığı dile getirmektedir. Mütercimlerin geneli ibarenin deyimsel yorumunun far­kına vararak tercümelerinde bu olguya riayet etmişlerdir. Ancak Ateş, Y. Öztürk, Bulaç ve Piriş'in tercümelerinde bu gerçeği göremediğimiz için özellikle bu dördünü mercek altına almakta fayda mülahaza ediyoruz. Ateş: Ne zaman ki (pişmanlıklarından ötürü) başları elle­ri arasına düşürüldü .,. İyice düşünüldüğünde, bu tercümenin, aslında herhan­gi bir anlama gelmediği anlaşılacaktır. Çünkü Ateş'in "başları elleri arasına düşürüldü" diye tercüme ettiği "sukite fi eydihim" tabiri, daha önce de belirtildiği üzre "pişman ol­dular" anlamındadır. Bu gerçek göz önüne alınarak Ateş'in tercümesi yeniden okunacak olursa şöyle bir ifade ortaya çıkacaktır: Ne zaman ki (pişmanlıklarından ötürü) pişman oldular (Sukitefi eydihim). Bulaç: Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık du­yup, başları) elleri arasında düşürüldü. Ateş'in tercümesine yönelik eleştiri Bulaç'ın tercümesi için de geçerlidir. Bulaç'ın mealini ibarenin deyimsel anla­mıyla beraber okuduğumuzda daha büyük güçlüklerle karşılaşıyoruz: Ne zaman ki (yaptıklarından dolayı pişmanlık duyup, başları) pişman oldular. (Sukite fi eydihim) Kaldı ki Bulaç'ın kurduğu cümlede de dil yönünden bazı problem­ler vardır. Şöyle ki "(... başları) elleri arasında düşürüldü" deniyor. Bundan kastedilen; başların ellerin arasına düşü­rülmesi midir yoksa, ellerin arasından düşürülmesi midir? Eğer maksud birincisi ise ibare "başları elleri arasına düşü­rüldü", ikincisi ise; "başları elleri arasından düşürüldü" şeklinde olmalı değil mi? Çünkü şu şekildeki bir cümle biz­ce hedefi belli olmayan bir cümledir: "Başları elleri arasın­da düşürüldü." Bunun anlamlı olabilmesi için "arasında" kelimesinin ya "arasına" ya da "arasından" şeklinde yazıl­ması gerekir. Y. Öztürk: Başları avuçları arasına düşürülüp de ... Bu tarz bir tercümenin de ibarenin deyimsel anlamından uzak olduğu ortadadır. Piriş: Ellerindeki düşürüldüğü ... Son derece kapalı olan bu tercümenin medlulünü anla­yamadığımızı itiraf etmekte fayda görmekteyiz. Neticede "sukiete fi eydihim" ifadesinin ya; - Pişman oldular Ya da ayetteki bağlamına riayet edilerek; - Pişman oldukları zaman şeklinde tercüme edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Örnek: Pişman oldukları ve gerçekten sapmış olduklarım gör­dükleri zaman.[340]


16.02.2009 tarihinden beri 2914 defa okundu. Son takip: 22.11.2024 - 03:53